MUSA
aleyhisselam
"EY MUHAMMED!
İNANAN BİR MİLLET İÇİN SANA,
MÛSÂ VE FİRAVUN OLAYINI OLDUĞU GİBİ ANLATACAĞIZ."
Kasas; 3
Kur'ân-ı Kerîm'de sözü edilen ve en çok ismi geçen peygamberlerden birisi de Mûsâ aleyhisselamdır. 34 sure, 131 ayet ve 136 yerde kendisinden doğrudan bahsedilir. Bu bahisler çok geniş bir perspektif içerisinde olduğundan, dönemin Mısır yönetimi, ekonomisi, sosyal ve dini yapısı net şekilde görülebilmektedir. Bu dönemin, tarihin hangi yıllarında yaşandığı ise açıkça bildirilmemiştir.
aleyhisselam
"EY MUHAMMED!
İNANAN BİR MİLLET İÇİN SANA,
MÛSÂ VE FİRAVUN OLAYINI OLDUĞU GİBİ ANLATACAĞIZ."
Kasas; 3
Kur'ân-ı Kerîm'de sözü edilen ve en çok ismi geçen peygamberlerden birisi de Mûsâ aleyhisselamdır. 34 sure, 131 ayet ve 136 yerde kendisinden doğrudan bahsedilir. Bu bahisler çok geniş bir perspektif içerisinde olduğundan, dönemin Mısır yönetimi, ekonomisi, sosyal ve dini yapısı net şekilde görülebilmektedir. Bu dönemin, tarihin hangi yıllarında yaşandığı ise açıkça bildirilmemiştir.
Mûsâ aleyhisselamın hayatında ve peygamberlik döneminde işaret taşı
sayılabilecek olaylar özetle şöyledir; doğumu ve suya bırakılması, Mısır'dan
hicret etmesi, Medyen yöresinde geçen yıllar, Mısır'a dönüş, sihirbazlarla
yapılan karşılaşma, Firavn ve ordusunun helak edilmesi ve Sina çölündeki
hayat...
HAYATI
Mûsâ aleyhisselam, Mısır'da devlet terörünün acımasızca sürdürüldüğü yıllarda dünyaya gelmişti. Dönemin firavunu, İsrâiloğullarının erkeklerini hadım ettiriyor, yeni doğmuş oğlan çocuklarını ise öldürtüyordu. Mûsâ aleyhisselama hamile olan anne ise korku ve heyecanla gün saymaktaydı.
Mûsâ aleyhisselam, Mısır'da devlet terörünün acımasızca sürdürüldüğü yıllarda dünyaya gelmişti. Dönemin firavunu, İsrâiloğullarının erkeklerini hadım ettiriyor, yeni doğmuş oğlan çocuklarını ise öldürtüyordu. Mûsâ aleyhisselama hamile olan anne ise korku ve heyecanla gün saymaktaydı.
Derken doğum gerçekleşti ve Allahü teala tasalı anneye; "son
derece sevimli" bir oğlan çocuğu lütfetti. Ne yapacağını bilemeyen anne,
çocuğunu canilerden koruyabilme telaşına düşmüştü. Bu arada, birbiri ardınca
mucizeler de sökün etmeye başladı. Anne, kalbine gelen kuvvetli ilhamlar
sayesinde endişelerinden kısmen kurtuldu. Allahü tealanın verdiği bu ilhamlar;
"Onu emzirmesini, bir tehlike karşısında suya bırakmasını ve boğulmasından
korkmamasını, ayrılığından kederlenmemesini" emrediyor, "Yine
kendisine geri döndürüleceğini ve peygamberlikle şereflendirileceğini" de
vaad ediyordu.
Bunun üzerine anne, bir sandık yaptırarak ciğerparesini içine koyar ve
Nil nehrine bırakır. Kızına da nereye gittiğini takip ettirir. Sandık, sularda
sürüklenerek Firavunun sarayının kenarına kadar gelir. Saray mensupları, onun
içerisinde buldukları nurtopu gibi bebeği, Firavn'ın karısı Âsiye hanıma
getirirler.
Firavn, olayı duyar duymaz çocuğun öldürülmesini emretmiştir ama, Âsiye hanım onu öz oğlu gibi savunarak teslim etmez. Fakat bu savunmasını çok ince bir siyaset takip ederek yapar. Firavunu ikna ettikten sonra çocuğa bir süt anne aramaya başlar. Ne var ki çocuk, hiçbir süt anneyi kabul etmez. Derken Allahü tealanın verdiği "Onu sana döndüreceğiz" sözü gerçekleşir ve kalbi buruk anne yavrusuna kavuşmuş olur. Mûsâ aleyhisselam sarayda büyümeye başlar. Âsiye hanım ona oğlum diye hitab ederek herkesin saygı göstermesini sağlar.
Firavn, olayı duyar duymaz çocuğun öldürülmesini emretmiştir ama, Âsiye hanım onu öz oğlu gibi savunarak teslim etmez. Fakat bu savunmasını çok ince bir siyaset takip ederek yapar. Firavunu ikna ettikten sonra çocuğa bir süt anne aramaya başlar. Ne var ki çocuk, hiçbir süt anneyi kabul etmez. Derken Allahü tealanın verdiği "Onu sana döndüreceğiz" sözü gerçekleşir ve kalbi buruk anne yavrusuna kavuşmuş olur. Mûsâ aleyhisselam sarayda büyümeye başlar. Âsiye hanım ona oğlum diye hitab ederek herkesin saygı göstermesini sağlar.
Efendimiz Mi'rac gecesi görüştükleri Hazret-i Musa'yı uzun boylu,
fazlaca esmer, saçı ve vücudu toplu olarak tarif etmişlerdir. Asrı Seadette
Yemenli Şenue kabilesinin erkeklerine benzetmişlerdir. Şenu erkekleri uzun
boylu, karayağız ve kıvırcık saçlıydılar. Hazret-i Mûsâ büyüyüp olgunlaşınca
başına garip bir kaza gelir. Bir israiloğlu ile bir kıptinin kavgasını ayırmak
isterken istemeden kıptinin ölümüne sebep olur. İdam edilmek üzere erendığını
öğrenince de, Medyen şehrine hicret etmek zorunda kalır. Bu olay Hazret-i
Mûsâ'nın hayatının dönüm noktasıdır. Burada Şuayb aleyhisselamın damadı olur.
10 sene yanlarında kaldıktan sonra, Mısır'a dönmeye karar verir.
Kayınpederinden izin ister. İmam-ı Nesefi ve Ebussud Efendinin tespitlerine
göre istikamet Mısır'dır. Güvenle yaşadığı Medyen'den niçin ayrılmak istemişti?
Bazı kaynaklarda onun, Mısır'daki annesini ziyaret etmek için büyük arzu
duyduğunu ve böylece yola çıktığını kaydedilmiştir. Mısır'a dönerken yanında
hanımı, çocukları ve koyunları vardır. Öldürülmek üzere arandığı bir ülkeye
niçin kesin dönüş yapar gibi yakınlarını da beraberinde götürmek istemişti?
Allahü tealadan aldığı bir vahiy gereği diyemeyiz zira henüz peygamber
olmamıştır. Burada akla gelebilecek ilk ihtimal, Mısır'daki ölüm cezasının
kalkmış olmasıdır. Kur'ân-ı Kerîm, i'cazı gereği ayrıntılardan bahsetmez.
Tevratta; "(Medyen'de geçen) Bu uzun süre esnasında Mısır kralı öldü"
şeklinde çok ilginç bir ayrıntı vardır. Eğer doğruysa, yeni firavunun tahta
çıkması şerefine Mısır'da ölüm cezalarının kaldırılması gibi hatırı sayılır bir
sosyal gelişme olmuş olabilir. Dönüş yolunun açıldığını gören Hazret-i Mûsâ,
aile efradını ve mallarını alarak Mısır'a dönmeye kara vermiş olabilir.
Yarı yolda peygamberlikle şereflenir. Firavunla yaptığı uzun
mücadeleden sonra, İsrâiloğullarının Mısırdan göçü için "eman" alır.
Bu arada firavn, göç eden topluluğu imha etmek için peşlerine düşer ve Süveyş
körfezi kıyılarında arkalarından yetişir. Burada büyük bir mucize meydana
gelerek deniz yarılır. İsrâiloğulları karşı kıyıya geçerler ama peşlerine düşen
firavn boğulur. Böylece Mısır dönemi geride kalır. Şimdi buraya kadar
anlattıklarımızı ölçü kabul ederek bugüne kadar ele geçirilmiş arkeolojik
verilerle karşılaştıralım.
ARKEOLOJİK BELGELER
Hazret-i Mûsânın yaşadığı dönemin Hiksoslardan sonra olduğu bugün artık kesin olarak bilinmektedir. Tarihi kaynaklara göre Mûsâ aleyhisselamın döneminin; MÖ 1300 başlarına doğru olduğu ileri sürülmüştür. Bu dönem, Mısır merkezli dünyada çok hızlı ve tarihi açıdan çok önemli olayların yaşandığı dönemdir. Yine bu dönem, Mısır ve Hitit devletleri arasında dünyanın en büyük devletini belirlemek için bir dizi diplomatik ve sıcak savaşların yapıldığı dönemdir.
Hazret-i Mûsânın yaşadığı dönemin Hiksoslardan sonra olduğu bugün artık kesin olarak bilinmektedir. Tarihi kaynaklara göre Mûsâ aleyhisselamın döneminin; MÖ 1300 başlarına doğru olduğu ileri sürülmüştür. Bu dönem, Mısır merkezli dünyada çok hızlı ve tarihi açıdan çok önemli olayların yaşandığı dönemdir. Yine bu dönem, Mısır ve Hitit devletleri arasında dünyanın en büyük devletini belirlemek için bir dizi diplomatik ve sıcak savaşların yapıldığı dönemdir.
Hititler Anadolu'yu merkez yaparak ortadoğuyu ellerinde tutmak
istiyorlardı. Bu dönemde ortadoğu halkları içerisinde hayli güçlü olduklarını
görüyoruz. Hititlerin Tevrat'taki adları Het çocukları ve Hittim'dir. Dr.
Martin Luther bunu Hethit diye almancaya aktardı. İngilizceye çevirenler
Hittites diye yazdılar. Fransızcada önce Héthéen şeklinde kullanıldı. Türkçesi
Hititler'dir. O dönemin çok güçlü kavimlerinden olan Hititleri Tevrat, çok
önemsiz toplulukları sayarken anar. Hazret-i İbrahimin anlatıldığı kısımda ise
biraz daha fazla bilgi bulabiliyoruz; "Hazret-i İbrahim, Het çocukları
önünde kendisini bir yabancı olarak tanıtır ve önümde yatan cenazemi gömeyim
diye onlardan izin ister." Bu satırlardan, o dönemde Hitit toplumunun
Filistin'de hayli etkin olduğunu anlıyoruz. Bir başka kayıtta ise Hititlerin
çok güçlü bir toplum olduğunu görüyoruz; "Çünkü Rab, Suriyelilere atların,
arabaların ve büyük bir ordunun gürültüsünü duyurdu. Öyle ki, aralarında şöyle
konuştular. Bakın, İsrâil kralı üstümüze saldırsın diye yine Hitit kralları ve
Mısır kralları ile anlaşmış."
Asurlular da sık sık Hatti/Hitit ülkesinden söz edip Mısırlıların Heta
ile sürüp giden savaşları anlatılmaktadır. Heta; Mısır hiyeroglif kelimesi
H-T'nin okunuşudur.
No comments:
Post a Comment